Sümer tabletlerinin üstünden beş bin yıl geçti.
Bugün bizler, kil tabletlere değil, ekranlara yazıyoruz; ama sorularımız değişmedi:
“Kimim?”, “Nereden geldim?”, “Nereye gidiyorum?”
Sümerler bu soruları tanrılar üzerinden sormuştu, biz ise algoritmalar ve makineler üzerinden soruyoruz.
Ancak öz aynıdır: Varlıkla uyum içinde yaşamak.
Enuma Eliş ve Modern Kaos: Teknolojiyle Denge Arayışı
“Enuma Eliş”te evren, kaosun içinden doğar. Tiamat’ın bedeni parçalanır, düzen onun yıkıntılarından yükselir.
Bugün insanlık, benzer bir “dijital Tiamat” yaratmıştır: bilgi kaosu.
Sonsuz veri, yapay zekâ, hız, iletişim… Ancak anlam dağılmıştır.
Marduk’un sembolik rolü burada yeniden belirir:
İnsanın görevi, bilgi ve teknoloji kaosunun içinden anlamlı bir düzen yaratmaktır.
Bu, sadece bilişsel bir düzen değil; ahlaki ve varoluşsal bir düzendir.
Eğer insanlık teknolojiyi doğanın ve ruhun dengesine hizmet ettiremezse, Enuma Eliş’in dersi yeniden yaşanır — düzen, kaosa geri döner.
Enki ve Ninhursag: Bilginin Sınırı ve Sorumluluğu
Enki’nin bilgeliği yaratıcıdır ama aynı zamanda tehlikelidir.
Bugün de bilgiye sınırsız erişimimiz var — genetik kodları değiştirebiliyor, yapay zekâ ile düşünceyi simüle edebiliyoruz.
Ancak Enki’nin öyküsü bize hatırlatır:
Bilgi güçtür, ama güç sorumlulukla taşınmadığında yıkım getirir.
Ninhursag’ın dünyadan çekilişi, doğanın insanın elinden uzaklaşmasını simgeler.
Bugün ekolojik krizler, iklim değişikliği ve türlerin yok oluşu, Enki’nin hastalanışının modern karşılığıdır.
Yalnızca merhamet — yani bilginin kalple birleşmesi — doğayı yeniden canlandırabilir.
Sümer felsefesine göre bilgi, yalnızca “bilmek” değil, doğayla uyum içinde yaşamayı bilmektir.
İnanna’nın Yeraltı Yolculuğu: Modern İnsan ve Benlik Krizi
İnanna’nın yeraltına inişi, bugünün insanının psikolojik yolculuğuna benzer.
Kariyer, başarı, statü, kimlik süsleri — hepsi İnanna’nın bıraktığı takılardır.
Modern insan, bu süslerle kendi özünü unutur.
Ancak bir noktada “yeraltına iniş” kaçınılmazdır:
Depresyon, yalnızlık, varoluşsal boşluk… Bunlar, ruhun kendi karanlığıyla yüzleşmesidir.
İnanna’nın dönüşü, psikolojik ve ruhsal bir yeniden doğuştur.
Gerçek benlik, kaybetmeden bulunmaz.
Sümerler bu gerçeği beş bin yıl önce dile getirmiştir:
İniş olmadan yükseliş yoktur.
Sümer’in Modern Dersleri: Yeniden Dengeye Dönüş
Üç mit birlikte modern insana üç felsefi öğüt verir:
- Enuma Eliş: Düzen, kaosu bastırarak değil, onu anlamlandırarak kurulur.
→ Kaosun içindeki düzeni görmeyi öğren. - Enki ve Ninhursag: Bilgi, doğaya hükmetmek için değil, onunla yaşamak içindir.
→ Bilgiyi kalple birleştir. - İnanna: Gerçek benliğe ulaşmak için karanlığına inmeye cesaret et.
→ Kayıp, yok oluş değil; dönüşümdür.
Bu öğütler, aslında varoluşun ilk ahlak yasalarıdır.
Sümer mitolojisi bize, insan olmanın anlamının dengeyi korumak olduğunu öğretir —
dünyayla, doğayla, kendinle ve kendi içindeki tanrılarla.
Kilden Silik Ekranlara
Bugün Sümer tabletleri müzelerde sessizce duruyor; ama onların dili, dijital çağda bile yankılanıyor.
Onlar bize şunu hatırlatıyor:
İnsan, ne kadar ilerlerse ilerlesin, hâlâ aynı hikâyenin kahramanı.
Kendini, evreni ve anlamı arayan bir varlık.
Sümer tabletlerinin üzerindeki çivi yazıları, aslında insanlığın ilk felsefi imzalarıydı.
Ve belki de her satırında, bugünün insanına hâlâ şu cümle yazılı:
“Varlık, dengeyle başlar. Denge bozulduğunda, yaratılış yeniden başlamalıdır.”




