O sabah Sarıkız erkenden uyanmıştı. Güneş pencereden usulca odasına süzülürken elindeki kâğıtlara baktı. Dönem ödevi konusunu öğretmeni yeni vermişti:
“Asya ülkelerinde insanların yaşam biçimleri, giyim kuşamları, yemekleri ve dini inanışları.”
Bu konu, Sarıkız’ın en sevdiği şeylerden biriydi — yeni yerler, farklı kültürler, insanların renkli yaşamları…
“Bu kez haritanın yardımına ihtiyacım olacak galiba,” diye gülümsedi kendi kendine.
Defterini, kalem kutusunu ve açık renkli peleriniyle yola çıktı. Şehrin ortasındaki büyük, taş duvarlı kütüphaneye girdiğinde sessizlik onu karşıladı. Rafların arasında eski kitapların kokusu vardı; zamana karışmış bir bilgelik gibiydi.
Sarı Kız, “Asya Kültürleri” yazılı kalın bir kitabı çekti, ardından “Hindistan’ın Gelenekleri” ve “Pakistan ve Afganistan Halk Yaşamı” adlı ciltleri masasına taşıdı. Sayfaları çevirdikçe gözleri büyülendi.
Hindistan’da kadınların rengârenk sari elbiselerini, erkeklerin beyaz uzun kurtalarını gördü. Baharatların kokusu neredeyse burnuna kadar ulaştı.
Pakistan’da düğünlerde söylenen neşeli şarkıları, insanların birlikte hazırladığı biryani yemeklerini okudu.
Afganistan’da taş evlerin gölgesinde içilen sıcak çayları, erkeklerin başındaki pakol denilen şapkaları, kadınların el emeğiyle dokuduğu halıları hayal etti.
Sarı Kız, her satırda biraz daha uzak diyarlara yolculuk ediyormuş gibi hissetti. Göz kapakları ağırlaşmaya başladı. Başını kitabın sayfasına yasladı, defterinin ucundaki kalem parmaklarının arasından yavaşça düştü.
Ve o anda…
Kütüphanenin sessizliğinde haritanın sayfası hafifçe parladı. Sayfanın üzerindeki çizgiler canlandı, renkler karıştı, harita bir ışık kapısına dönüştü. Sarıkız, bir rüzgârın içinde süzülür gibi o ışığın içine çekildi.
Sarı Kız gözlerini açtığında etrafı adeta bir gökkuşağı gibiydi. Caddelerde insanlar dans ediyor, ellerinde renkli tozlar fırlatıyorlardı. Herkes neşe içindeydi.
“Holi Festivali,” diye fısıldadı yanındaki küçük kız.
Sarı Kız da gülerek onunla birlikte ellerine pembe tozlar aldı, etrafına savurdu. İnsanların yüzleri, kıyafetleri, saçları renk cümbüşüne dönmüştü.
Kadınlar ipek sari elbiseleriyle süzülüyor, erkekler müzik eşliğinde davul çalıyordu. Baharatlı sokak yemeklerinin kokusu havayı doldurmuştu: samosa, curry, chapati…
Sarı Kız bir lokma tattı; dili yandı ama yüzü güldü.
“Hindistan sıcacık bir ülke, sadece havasıyla değil, kalbiyle de,” dedi içinden.
Birden etrafındaki renkler değişti; kendini serin bir akşamda buldu. Uzakta ezan sesi yankılanıyor, sokak lambalarının altında insanlar iftar sofraları kuruyordu.
Bir aile Sarıkız’ı fark etti, yanlarına çağırdı.
“Misafirsin, soframıza buyur!” dediler.
Önüne büyük bir tabak biryani kondu; pirinç, baharat ve etle dolu mis kokulu bir yemekti.
Kadınlar başörtüleriyle yemek dağıtıyor, erkekler dua ediyordu.
Sarı Kız, onlarla birlikte ellerini açtı, içten bir minnettarlık hissetti.
“İnanç burada sofralar kadar sıcak,” diye düşündü.
Küçük bir çocuk ona gülümsedi:
“Burada misafiri Allah gönderir,” dedi.
Sarı Kız’ın kalbi sevgiyle doldu.
Bir ışık daha belirdi, Sarıkız bu kez rüzgârla savrulan bir taş köydeydi. Etrafında yüksek dağlar, uçsuz bucaksız bozkırlar vardı.
Kadınlar ellerinde tezgâhlarda halı dokuyor, ipliklere desen veriyordu.
Bir köşede yaşlı bir adam ney çalıyor, çocuklar o melodiyi sessizce dinliyordu.
Sarı Kız yanlarına oturdu.
“Bu kadar sessizlikte huzur nasıl bu kadar derin olabilir?” diye düşündü.
Kadınlardan biri ona el emeğiyle dokuduğu küçük bir kumaş verdi.
“Renkleri kalbine iyi sakla,” dedi.
Birden uzaklardan bir rüzgâr esti. Harita yine gümüş gibi parlamaya başladı. Hindistan’ın kırmızıları, Pakistan’ın yeşili, Afganistan’ın toprağı karışarak dönen bir ışık girdabı oluşturdu.
Haritanın sesi yankılandı:
“Bilgiyi sadece okumak değil, hissetmek gerekir. İnsanları anlamanın yolu, onların renklerinden geçer.”
Sarı Kız gözlerini kapadı.
Açtığında kütüphanedeydi. Başını kitaptan kaldırdı, pencereden içeri sabah ışığı süzülüyordu. Yanında açık duran defterinde sayfalar dolusu not, köşesinde ise kendi çizdiği küçük bir desen vardı:
Bir sari kumaş, bir pakol şapka, bir halı motifi.
Sarı Kız gülümsedi.
“Haritanın kapıları bugün bana sadece ülkeleri değil, insanlığın renklerini de gösterdi,” dedi içinden.




