Bir akşamüstüydü. Güneş dağların ardında kaybolurken Sarıkız yine odasındaki eski tarih haritasının karşısına geçti.
Harita sanki yıllardır onu bekliyordu.
Birden ortasından mavi bir ışık yükseldi, duvardaki dağlar hareket etti, denizler dalgalandı.
Işık, Sarıkız’ın yüzünü aydınlattı.
“Hazır mısın, Sarıkız?” diye fısıldadı harita.
“Bu kez geçmişe değil, geleceğe gideceğiz… 2050 yılına.”
Sarıkız gülümsedi, sırt çantasını taktı.
“Hazırım! Dünya neye dönüştü, görmek istiyorum.”
Ve bir anda her şey ışığa dönüştü.
Türkiye — Akıllı Toprakların Ülkesi
Sarıkız gözlerini açtığında Ankara semalarındaydı.
Gökyüzünde sessiz uçan araçlar süzülüyor, sokaklarda ne bir duman ne de bir korna sesi duyuluyordu.
Her evin çatısında güneş panelleri ve yağmur suyu toplayıcıları vardı.
Anadolu köylerinde kadınlar “enerji çiftçiliği” yapıyor, kendi tarlalarından elektrik üretiyordu.
Ama en çok ilgisini çeken şey akıllı topraklardı.
Çiftçiler toprağa sensörler yerleştirmiş, toprak kendi kendine “Susadım!” ya da “Mineralim azaldı!” diyebiliyordu.
Bir köylü kadını Sarıkız’a dönüp gülümsedi:
“Artık toprağı duymak için diz çökmeye gerek yok kızım, o bize kendi sesini gönderiyor.”
Sarıkız bunu duyunca içi umutla doldu.
Türkiye, doğayla dost bir geleceğe yürüyordu.
Japonya — Işık Şehirleri ve Zaman Bahçeleri
Harita bir kez daha parladı.
Sarıkız kendini Tokyo’nun kalbinde buldu.
Gökdelenlerin arasında yürürken neredeyse hiç beton görmedi.
Her bina, yeşil sarmaşıklarla kaplıydı.
Caddelerde robotlar değil, insan-robot dostlukları vardı.
Bir çocuk robot köpeğini gezdiriyor, yaşlı bir kadın akıllı bastonuyla yolunu buluyordu.
Tüm şehir sessizdi, çünkü arabalar manyetik yollarda kayıyor, lastik sesi bile çıkarmıyordu.
Bir Japon bilim insanı Sarıkız’a dedi ki:
“Biz teknolojiyi sessizleştirdik. Gürültü değil, huzur üretmek istiyoruz.”
Sarıkız not aldı:
“Japonya, geleceği zarafetle inşa etmiş.”
Amerika — Gökyüzü Şehirleri ve Yapay Güneş
Bir anda gökyüzü sarardı, ışıklar titreşti.
Sarıkız bu kez New York’un üzerinde süzülüyordu!
Ama şehir yerin üzerinde değil, bulutların arasındaydı.
Devasa cam platformlar göğe asılmıştı.
Güneş bulutların arkasına geçtiğinde bile, şehir hiç kararmıyordu; çünkü dev bir yapay güneş gökyüzünü aydınlatıyordu.
İnsanlar havada süzülen yürüyen yollarla bir yerden bir yere gidiyor, hastanelerde yapay kalpler 3D yazıcılarla üretiliyordu.
Sarıkız şaşkınlıkla sordu:
“Bu kadar teknolojiyle insanlar mutlu mu?”
Bir çocuk gülümseyerek cevap verdi:
“Mutluluk, hâlâ kalpte üretiliyor. Onu basamıyoruz henüz.”
Sarıkız gülümsedi.
“Demek ki kalp hâlâ insanın en büyük icadı.”
Afrika — Su Işığı Piramitleri
Harita bu kez turkuaz parladı.
Sıcak bir rüzgâr Sarıkız’ın yüzüne dokundu.
Kendini Sahra Çölü’nün ortasında buldu.
Ama bu kez çöl değil, yeşil bir vaha vardı.
2050’de Afrika, suyu ışığa çevirmeyi başarmıştı.
Dev “Su Piramitleri” bulutlardan nem toplayarak gökyüzüne su bırakıyor, çevrede göller oluşturuyordu.
Çocuklar piramitlerin gölgesinde oynuyor, kadınlar enerji üreten su çiçeklerini topluyordu.
Bir Afrikalı öğretmen Sarıkız’a dedi ki:
“Bizim teknolojimiz topraktan, gökten ve insanın duasından doğdu.”
Almanya — Akıllı Fabrikalar ve Düşünen Şehirler
Sarıkız bu kez Berlin’e geçti.
Burası dev bir laboratuvar gibiydi.
Binalar kendi kendine onarılıyor, yollar kendi asfaltını yeniliyordu.
Bir araba arızalandığında diğer arabalar yardıma koşuyor, “birlikte tamir” yapıyorlardı.
Hiçbir çöp yoktu çünkü her şey yeniden dönüştürülüyordu.
Bir mühendis gururla anlattı:
“Biz makineleri üretmiyoruz artık, makineler bizi dinliyor.”
Sarıkız düşündü.
“Disiplin, doğayı değil, bilimi eğitmiş burada.”
Hindistan — Dijital Tapınaklar ve Bilgelik Kütüphaneleri
Renkli ışıklar içinde bir kez daha döndü dünya.
Sarıkız Yeni Delhi’deydi.
Tapınakların duvarlarında kabartma heykeller değil, ışık hologramları vardı.
Her biri kadim bilgeliklerle konuşuyordu.
Bir hologram ona dedi ki:
“Teknoloji bilgelikle birleşmezse, insan unutmayı öğrenir.”
Sokaklarda çocuklar yapay zekâ yardımıyla kendi dillerinde program yazıyor,
kadınlar sanal sınıflarda öğretmenlik yapıyordu.
Sarıkız gülümsedi:
“Demek Hindistan, kalbiyle kod yazıyor.”
Yeniden Türkiye — Işığın Kalbine Dönüş
Son ışık yeniden haritada parladı.
Sarıkız kendini Kapadokya’da buldu.
Balonlar hâlâ gökyüzündeydi, ama bu kez güneş enerjiliydi.
Yeraltı şehirleri müze olmuş, insanların geçmişini anlatıyordu.
Üniversitelerde gençler Mars’a tohum göndermek için proje yapıyordu.
Sarıkız gökyüzüne baktı ve fısıldadı:
“Türkiye, geçmişiyle geleceği aynı sofrada ağırlıyor.”
Haritanın Son Sözü
Harita yeniden duvarda belirdi.
Ama bu kez ses çok daha derinden geldi:
“Sarıkız, gördün mü?
Teknoloji kiminde gökyüzünde, kiminde toprakta.
Ama gerçek ilerleme, insanı unutmayan teknolojidedir.”
Sarıkız defterine son cümlesini yazdı:
“2050 yılı gösterdi ki; aklın ışığı, kalbin sıcaklığıyla birleşmezse dünya karanlık kalır.”
Ve ışık yavaşça sönerken Sarıkız usulca fısıldadı:
“Gelecek, sevgiyle yazılacak bir masaldır.”




