More

    Su Değirmeni

    Nehirin kıyısında, kavak ağaçlarının gölgesinde eski bir su değirmeni vardı. Yıllar önce değirmen taşı hiç durmadan döner, köylüler buğdaylarını getirip öğütür, un torbalarıyla evlerine dönerdi. Ama artık değirmen susmuştu. Çarkı kırılmış, su kanalı tıkanmış, kimse uğramaz olmuştu.

    Sarı Kız bir gün arkadaşlarıyla nehir kenarında oynarken değirmenin önüne geldi. Kapısı yarı açık, içi örümcek ağlarıyla kaplıydı. İçeri girdiklerinde toz kokusu ve çürümüş tahta gıcırtıları duyuldu.

    Bir köşede yarısı çürümüş bir sandık buldular. İçini açtıklarında eski bir defter çıktı. Defter, yıllar önce değirmeni işleten değirmencinin tuttuğu günlüklerdi.

    Sayfaları çevirdiklerinde şu satırları okudular:
    “Bu değirmen sadece un öğütmedi. Aç olanı doyurdu, yoksula destek oldu. Savaş yıllarında halk birbirine sahip çıktı, burada buluştu. Değirmen sustuğunda kardeşlik de un ufak olmasın diye dua ettim.”

    Sarı Kız defteri okudukça gözleri doldu. Değirmen aslında sadece taş ve çark değil, birliğin sembolüydü.

    “Arkadaşlar, biz bu değirmeni çalıştırmalıyız!” dedi. Hep birlikte kanalı temizlediler, çarkı onardılar. Günlerce uğraştılar, elleri nasır tuttu ama yılmadılar.

    Sonunda bir gün nehrin suları yeniden çarktan akmaya başladı. Taşlar dönmeye, gıcır gıcır ses çıkarmaya başladı. Çocuklar sevinçle birbirine sarıldı.

    O sırada köyden insanlar koşarak geldiler. Dönüp duran çarkı görünce gözleri parladı.
    “Yıllardır sustuğu yerde şimdi yeniden hayat var,” dedi yaşlılardan biri.

    O günden sonra değirmen yeniden halkın buluşma yeri oldu. Çocukların oyunu, büyüklerin sohbeti, kavakların rüzgârla dansı orada birleşti.

    Sarı Kız defteri kapatırken içinden fısıldadı:
    “Birlik olursak, değirmen gibi biz de yeniden döneriz.”

    Latest articles

    spot_imgspot_img
    Önceki İçerik
    Sonraki İçerik

    Related articles

    Leave a reply

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz

    spot_imgspot_img