More

    Sarı Kız Cennet ve Cehennem Mağaralarında

    Bir bahar sabahıydı. Güneş daha yeni doğmuş, kuşlar dallarda şakımaya başlamıştı. Sarı Kız’ın okulunda büyük bir heyecan vardı. Çünkü o gün, yıllardır dilden dile anlatılan Cennet ve Cehennem Mağaralarına gezi düzenlenmişti.

    Çocuklar günler öncesinden hazırlık yapmışlardı. Her biri yanına yedek kıyafetlerini, su mataralarını ve en önemlisi özenle hazırlanmış beslenme çantalarını almıştı. Sarı Kız, annesinin hazırladığı peynirli börekleri çantasına yerleştirirken heyecandan kalbi pır pır atıyordu.

    Otobüs hareket ettiğinde neşeli sesler ortalığı doldurdu. Çocuklar şarkılar söyledi, şiirler okudu, kimi elindeki deftere gezide neler yazacağını hayal etti. Yol uzundu ama kimse sıkılmıyordu. Çünkü önlerinde keşfedilmeyi bekleyen gizemli mağaralar vardı.


    Uzun yolculuğun ardından otobüsler nihayet durdu. Öğretmenler önden yürüdü, çocuklar meraklı adımlarla onları takip etti. İlk durak Cehennem Çukuruydu. Devasa kayaların ortasında, dipsizmiş gibi görünen karanlık bir çukur yükseliyordu.

    Sarı Kız, Kara Kız ve Kıvırcık Kız seyir terasına çıktılar. Aşağıya baktıklarında içleri ürperdi. Tam o sırada gökyüzünde kocaman bir pencere açıldı! Göz kamaştırıcı ışıklar saçılıyor, rüzgâr esiyor, sanki görünmez bir el onları aşağıya çağırıyordu.

    Kızlar göz göze geldiler. Cesaretlerini toplayıp pencerenin gösterdiği yola adım attılar. Bir anda çukurun dibine inmiş, orada gizemli bir geçit kapısı bulmuşlardı. Kapıdan geçtiklerinde bambaşka bir dünyaya vardılar.


    Burası sıradan bir köy değildi. Ağaçların gövdeleri altından, dallarında ise elmaslar, yakutlar, zümrütler parlıyordu. Derelerden süt gibi bembeyaz sular akıyor, hayvanlar insanlarla konuşur gibi yakın yaşıyordu.

    Köylüler onları gülümseyerek karşıladı. “Hoş geldiniz küçük yolcular,” dediler. Çocuklar şaşkınlıkla her yeri gezdi. Altın evler, ışıl ışıl yollar, mutlulukla yaşayan insanlar… Sanki rüyadaydılar.

    Ama ne yazık ki gök kapısı aniden kapanıverdi. Ve üç kız kendilerini bir anda Cennet Çukuru’nun dibinde buldu.


    Cennet Çukuru’nun derinliklerinde devasa bir mağara uzanıyordu. Çocuklar ellerini duvarlara sürerek ilerlemeye başladılar. Yol bitmek bilmiyordu. Her adımda damlaların sesi yankılanıyor, içlerinden geçen serin rüzgâr onları ürpertiyordu.

    Uzun bir yürüyüşün sonunda mağaranın içinden şırıl şırıl akan bir su sesi duydular. Ve karşılarına dev bir yeraltı nehri çıktı. Nehir, sanki sonsuzluğa doğru akıyordu.

    Tam o sırada gökyüzünden ışıl ışıl bir uçan gemi indi. Kızlar hiç tereddüt etmeden gemiye bindiler. Nehir onları taşırken mağara ışıklarla doldu. Gemi, nehrin kaynağını bulmak için dağların doruklarına doğru yükseldi.


    Yukarı vardıklarında manzara muhteşemdi. Dağların zirvesinden tüm şehri görebiliyorlardı. Taş basamaklar gökyüzüne kadar uzanıyordu. Merdivenler o kadar büyüktü ki, Sarı Kız fısıldayarak,
    “Acaba burada devler mi yaşıyordu?” dedi.

    Kıvırcık Kız hayretle etrafına bakındı, Kara Kız ise “Kim bilir, belki de burası eski zamanlarda devlerin ülkesiydi” diye mırıldandı.


    Uzun yolculuk onları çok acıktırmıştı. Bir ağacın gölgesine oturup çantalarını açtılar. Mis gibi börekler, zeytinler, peynirler ve annelerinin elleriyle hazırladığı sandviçleri afiyetle yediler.

    O sırada gökyüzünden rengârenk bir kelebek süzülüp yanlarına geldi. Kelebeğin kanatlarından yıldız tozları dökülüyor, etrafa pırıltılar saçıyordu. Çocuklar hayranlıkla kelebeği izlerken kuşların cıvıltısı ve cırcır böceklerinin sesi birbirine karıştı.

    Sanki tüm doğa bu büyülü yolculuğa eşlik ediyordu.


    Gün sona erdiğinde kızlar öğretmenlerinin sesini duydular. Gözlerini kırptılar, bir baktılar ki yeniden otobüsteler. Yanlarında arkadaşları, ellerinde çantaları vardı. Sanki hiçbir şey olmamış gibiydi.

    Ama onlar biliyordu ki yaşadıkları sıradan bir gezi değildi. Cennet ve Cehennem mağaraları, onlara hem tarihin gizemini hem de hayal gücünün sınırsızlığını göstermişti.

    Sarı Kız gülümseyerek,
    “Bu, hayatımın en güzel gezisi oldu,” dedi.

    Ve üç arkadaş, kalplerinde yıldızlı kelebeklerin pırıltısını, kulaklarında yeraltı nehrinin sesini taşıyarak evlerine döndüler.

    Latest articles

    spot_imgspot_img

    Related articles

    Leave a reply

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz

    spot_imgspot_img