More

    Sarıkız Dalga ve Titreyen Toprak

    Sarıkız bu kez okuldan kalmıştı; ertesi gün için hazırlaması gereken deprem ve etkileri konulu ödevi masasında açık duran defterin sayfalarına dökülmüştü. Haritanın üzerinde, bu kez Güney Amerika kıtası görünüyordu. Notları karıştırırken gözkapakları ağırlaştı, kalemi elinden düştü ve sayfanın kenarına küçük bir gölge gibi uyku çöktü.

    Gözlerini açtığında rüzgârın çiçekli, nemli kokusu burnuna geldi. Etrafında yüksek, yeşil orman tepeleri, renkli tüyleriyle bağıran papağanlar, uzakta dalga sesinin hışırtısı vardı. “Burası Güney Amerika olmalı,” diye fısıldadı Sarıkız; ayağının altında yumuşak toprak, uzağında asma köprüler ve denize doğru inen bir şehir görünüyordu.

    Şehirde insanlar telaşlı ama yardımseverdi; pazar tezgâhları, dar sokaklar ve sahile yakın bir hayvanat bahçesi vardı. Sarıkız ödevindeki deprem notlarını aklında tazelerken büyük bir sarsıntı hissetti—yer altından gelen derin, hırıltılı bir ses. Binalar titredi, camlar çıtırdadı, insanlar bağırarak dışarı fırladı. Sarıkız hemen ayağa kalktı; kalbindeki korku cesarete dönüşmüştü.

    “Herkes güvenli bir yere!” diye bağırdı. Etrafındaki komşulara yardım etti; yaşlı bir amcayı koluna alıp sarsıntı bitinceye kadar korunaklı bir avluya götürdü. Sokaklarda panik vardı ama Sarıkız sakin kalmaya çalıştı, deprem sırasında yapılması gerekenleri hatırlatıyordu: başı koru, sabit bir yere tutun, binalardan uzak dur.

    Sarsıntı dindiğinde herkes dışarı çıktı ama gökyüzünde tuhaf bir sessizlik kaldı — dalgalar kıyıya doğru anormal bir şekilde yükseliyordu. Sahilden gelen haberler geldi: büyük bir deniz hareketi, devasa bir dalga riski. Sarıkız etrafa bakarken hayvanat bahçesinin kapıları açık kalmış, birçok hayvan serbest kalmış ya da korkuyla dolaşıyor, görevliler ise panikle nasıl kurtaracaklarını tartışıyordu.

    Sarıkız hiç düşünmeden oraya koştu. İlk önce küçük bir grup ziyaretçiyi ve bir bakıcıyı güvenli bir tepeye yönlendirdi. Ardından kafeslere, barınaklara bakan gözleriyle hangi hayvanların tehlikede olduğunu değerlendirdi. Hayvanlar dahiyane içgüdülerle panik içindeydiler; lama sürüleri zıplıyor, jaguar bir köşeye sıkışmış, zürafalar panikle boyunlarını sallıyordu.

    Sarıkız, sakin sesiyle hayvanları yönlendirmeye başladı. “Sakin olun, yükseğe çıkalım!” diye bağırdı; görevlilerle birlikte ağır kafeslere bağladıkları ipleri, asma köprüleri ve sağlam çitleri kullanarak küçük sürüler hâlinde hayvanları daha yüksek, güvenli bir alana çektiler. Birkaç minik maymunu kucaklayıp koştu; kaplumbağaları ise, daha önceki maceralarından öğrendiği gibi, serin ve gölgeli bir kayanın altına taşıdılar.

    Ardından kıyıya baktılar. Ufukta devasa bir duvar gibi yükselen su — tsunami— hızla yaklaşıyordu. İnsanlar ve hayvanlar güvenli yüksek alana ulaşırken Sarıkız bir grup görevliyle birlikte hayvanat bahçesinin en değerli ve en savunmasızlarının bağlı olduğu barınakları kontrol etti. Bir fil grubunun, suyun gelişine rağmen bir kamyon kasasına yakın tutunup kalmaya çalıştığını gördüler; bakıcılar onları sakinleştirmek için yiyecek uzattılar, Sarıkız ise kafeslerin üzerine sağlam bağlarla ek destek verdi.

    Yükseklere çıktıklarında birlikte durdular ve nefeslerini tuttular. Gözleriyle izlediler: devasa dalga, sahili kavrayıp önündeki her şeyi sürüklemeye başladı. Hayvanat bahçesinin bazı bölümleri suya kapıldı; çitler kopuyor, kulübeler sürükleniyordu. Sarıkız’ın içi acıdı ama gözleri parlaktı çünkü yanındaki insanların ve çoğu hayvanın güvende olduğunu gördü. Birkaç küçük grup hayvan, kayıp kulübeler içinde yüzerek ya da büyük ağaç köklerine tutunarak çarpışan suyun içinde kayboldu; Sarıkız endişelendi ama bağırarak görevlilere, “Onları izleyin, işaretleyin — kurtarma ekipleri için yerleri tespit edeceğiz!” dedi.

    Denizin ortasına sürüklenirken bazı hayvanların —özellikle büyük ve güçlü olanların— yavaşça su üzerinde kalabildiklerini, bazılarının ise devasa parçaların üzerinde tutunmayı başardığını fark ettiler. Bir grup kapibara ve birkaç papağan dalganın taşıdığı bir ağacın üzerinde toplu hâlde kalmayı başardı. Bu görüntü ürkütücüydü ama içinde umut da vardı: hayvanlar, birlikte ve zeki davranarak hayatta kalmışlardı.

    Sonunda dalga çekildi; geride içleri acı bir görüntü kalmıştı ama tepe üzerinde bekleyenler için derin bir rahatlama başladı. Sarıkız, çocukların ağlayan ellerini tuttu, yaşlıları sakinleştirdi, yaralı bir bakıcının kolunu omzuna aldı. Hayvanat bahçesinden kurtulmayı başaran hayvanlar, birbirlerine bakarak tiksinmiş ama canlıydılar; papyon takmıyorlardı ama gözlerinde bir minnettarlık vardı sanki Sarıkız’a bir teşekkür fısıldıyorlardı.

    Günler sonra kurtarma ekipleri gelip suya sürüklenen bölümleri işaretledi; bazı hayvanlar, dalganın taşıdığı bir filin ağabeyi gibi, güçlü bir teknenin güvertesinde bulundu; diğerleri ise kurtarma botlarıyla, köprülerden indirilerek güvenli alana alındı. Sarıkız ve yeni arkadaşları, hayvanların ihtiyaçlarını karşılamak için geçici barınaklar kurdu, yaralılara ilk yardım yaptı ve insanların birbirine nasıl yardım ettiğini izledikçe yüzleri güldü.

    Sarıkız, gece yıldızların altında otururken defterindeki deprem notlarına baktı. Dersi artık sadece sözcüklerde değil — gözleriyle gördüklerinde, elleriyle yaptıklarında öğrenmişti. Kalbi dolu doluydu; insanların, hayvanların ve doğanın kırılgan ama bir o kadar da dayanıklı olduğunu anlamıştı.

    Haritanın ışığı yine belirdi, küçük bir kapı gibi parladı. Uzaklardan tanıdık bir ses geldi:
    Sarıkız, cesaretin ve yardımseverliğin birçok kapıyı açıyor. Gitmeden önce bir ders daha al: dayanışma en güçlü korumadır.

    Sarıkız bir kez daha gülümsedi, yardım ettiği bakıcıya, görevlilere ve en çok da hayvanlara el salladı. Işıktan geçtiğinde kendini tekrar masasında, deprem ödevi sayfasıyla karşılaştı — bu kez kenarına küçük bir dalga ve minik hayvan çizimleri karalamıştı.

    “Haritanın kapıları bitmiyor,” diye mırıldandı, “daha ne maceralar var acaba?”

    Latest articles

    spot_imgspot_img

    Related articles

    Leave a reply

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz

    spot_imgspot_img